24 Nisan 2008 Perşembe

İzmir bizim için hala küçük bir köy gibi



İstanbul'da çalışan bir İzmirli olarak söylüyorum ki "biz İzmirliler artık bu şehre çok geliyoruz." Fakat izmir de bize dar geliyor. Gün geçmiyor ki çalışan arkadaşlarımızın arasına yeni bir İzmirli katılsın. Hepsine aynı soruyu soruyorum, "Sen neden düştün buraya bilader?" diyorum. Hepsi de aynı cevabı veriyor: "İzmir'de iş yok ki".

Hemen hemen her İzmirlinin yaşamış olduğuna inandığım bu bayık muhabbeti genelde uzatanlardanım. İş aradın mı ki diye sorarım. Ben dahil pek çok İzmirli, İzmir'de iş aramamıştır. İstanbul'da bir üniversiteden mezun olduktan sonra buradaki bir firmaya kapağı atıp, 2 oda bir salon bir dairede, etliye sütlüye bulaşmayan bir arkadaşla yaşayıp, yaşamın saçma sapan işkenceleriyle haşır neşir olmayı, buna da "İstanbul'da yaşamak" demeyi tercih ederler.

Bu arada memlekette bırakılan anne, baba, kardeş, eş, dost, kedi, köpek, kuş vs, hergün kebap yapmakta saat 8:30'da kalkıp işe gitmekte, hafta sonları o Çeşme senin bu vana benim serin serin yan yatmaktadır.

Neyse lafı uzatmaya gerek yok, geçen son 6 ayın büyük umudu Expo'yu canı gönülden destekledik ve hepimiz Expo gelse de İzmir kurtulsa diye dua ettik içimizden. Diğer düşünen camianın fikri neydi bilemem ama sanırım derinlerde bir yerlerde herkes, İzmir büyüse de üç beş firma oraya bir genel merkez kursa, gitsek biz de rahat yaşamın anahtarını çevirsek, e-maillerde dolaşan "Google çalışma ortamları"na dilimiz dışarda, güneşte kalmış Rin Tin Tin'ler gibi bakmasak diye geçirdi içinden.

Expo olayı tutsaydı fena olmazdı tabii ama en azından birilerinin kulağına "Bakın böyle büyümek isteyen bir şehrimiz de var aslında" fikrinin çalınması bence hoş oldu. Bununla yetinilmese de, sevgili memleket büyüklerimizce İstanbul'da, Eskişehir'de, afet bölgelerinde ne bileyim belki daha pek çok yerde yapıldığı gibi İzmir toprağına vergiden muafiyet ölçüsü getirilse ne güzel olur değil mi? Orada bir köy olmasa uzakta ve aslında orada birkaç HQ olsa, gitsek de dönmesek. İzmir'de pek çok lisenin birincisi olup anne babalarının gazıyla İzmir'in en önde gelen üniversitelerine giden çocuklar, İstanbul gözünde "DİĞER" üniversiteler kategorisinde sıkışıp kalmasa. Demokrat genç beyinlerin değeri bilinse, medeni yaşantının tadını, İstanbul'un concon takımı da alsa.

Aslında çok kolay olabilirdi ama bir taraftan bakınca, politikanın baş oyuncularının kalesi olmayan bir ili büyütmek gibi bir amaçlarının olması da bir hayli boş hayal gibi geliyor. Bu durumda da malesef iş başa düşüyor. İzmirli gençlik, biliçlen ve bilinçlendir, terliklerini giyip gezebileceğin bir işyeri hayal et! Çalış, etkile, ikna et ve İzmir'de iş dünyası yapılanması için dua et!

1 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Yeter ki siz gelin ben size işin kıralını bulacam, siz head olursunuz ben de quarter icabında.