Son
3 yıldır Facebook ve Instagram’ın mutsuzları mutlu, atarlıları haklı,
mazlumları güçlü, mağdurları da mağrur gösterme etiğine dair yazı ve infografik
yığınına dönüşmesi nedeniyle artık bu sosyal ağlardan cidden bunaldığımı ve
şurama geldiğini beyan ederim. (Neyse ki unfollow özelliğini getirdiler) Bir
tutarlılığı olsa en azından ben de bir ucundan tutup bu kuralları uygulayacağım, ama belirli bir süre maruz kalındıktan sonra elde edilen sonuç sadece
paylaşanın tecrübelerine ve duygularına göre evrilen yani tamamen sübjektif bir
takım önerilerin “kurallar” başlığı altında bize kaktırıldığı gerçeği.
İki resim arasındaki 1071 farkı bulunuz.
Kimsenin yaşantısını burada irdeleyecek değilim ayrıca umurumda
da değil. Benim umrumda olmadığı gibi başkalarının da değil ve bunlara maruz
kalmak aynı kişiden günde en az 8 adet balayı fotoğrafı almak kadar sıkıcı. Burada
kayda değer olan, Türkçe harici bildirilerin genelde kotasyon şeklinde
karşımıza çıkması ve daha pozitif, daha aktivasyona yönelik içerik barındırması.
İnsan olumlu bir şeyler söyleyince altına imzasını atabiliyor haliyle. Bunun
yanında kendi halkımızdan gelen atarlı ve mağrur bir takım kural bildirisinin altına
kimse adını yazamazken atalarımızın olsa olsa Sebastian adlı bir gencin DNA’sına
dayandığı konusunda bir izlenim ediniyorum. Yapmayın, etmeyin.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı şu akımı destekliyorum.
Kepazelik ve beceriksizliklerimizle dayılanmak ve hayıflanmak yerine
başarılarımızla gururlanmayı ortak akıl olarak ortaya koyan örneklerin artması
dileğiyle. #Belikebill
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder