18 Mart 2016 Cuma

Teknoloji geri gidiyor


Pokeimam’ı hatırlayan var mı? İstediğiniz takımın formasını giydirip tekme tokat giriştiğiniz flash animasyonunu sevmeyen? Daha da geri gidiyorum, hellori hazretlerinin mahlukatı böcek masalını dinlerken anlatıcının azıcık koyverip toparlandığı an sizce de unutulmaz değil midir? ............ Kendi PC’sine gif animatör yükleyip de kendi gifini yapan da mı yok? OK. O zaman teknoloji çok iyi, süper, devam edin. KİB BYE.

Facebook’un göğsünü gere gere seyrettirdiği 360 derecelik videolar sanki hiç yokmuşçasına, hala uyduruk kaydırık hareketli fotoğrafların bu kadar iş yapmasına anlam vermek güç. Öyle ki, “yeni trend” adı altında anime gifler dünyanın en zor işiymiş gibi bütün tasarım konferanslarının ana maddesi olarak gözümüze sokuluyor. Adam gibi bir animasyon yaptırmaya kalkışmak, reklamveren tarafında ateş pahası. Mutfakta ise doğru düzgün iş yapıp zamanında teslim eden adam arayışı 404 veriyor.  

Hal böyle olunca çok çalışmayı sevmeyen ve mümkünse kendini göstereceği işleri ön planda tutup hatalarını başkalarının üzerine yıkmasıyla ünlü sevgili Y kuşağından iyice yıldım. Teknolojiden korkan ve her şeyi gözünde büyüten ama "illa ki ben yöneticem ama yapmıycam" diyen X kuşağının yarattığı bir balonsa bu o zaman daha da yıldım. Beklenen mesih gelip caps, animated gif, motion ve benzeri çok teknolojik sandığınız her şeyin artık free ve online yapıldığını dünyaya haykırsın istiyorum. Kendi cep telefonlarımızda indirdiğimiz applerle tipimizi, sesimizi, çevremizi, her şeyiyle editlediğimiz bu dünyada üç kuruşluk işler için istenen bütçeleri biri açıklasın.


Birisi taşın altına elini koysun. Ya da bunla eğlenin, bu size iyi gelir.

22 Ocak 2016 Cuma

Atarlı bir millet olarak kendini tatmin etmenin 7 kuralı vs #BeLikeBill

Son 3 yıldır Facebook ve Instagram’ın mutsuzları mutlu, atarlıları haklı, mazlumları güçlü, mağdurları da mağrur gösterme etiğine dair yazı ve infografik yığınına dönüşmesi nedeniyle artık bu sosyal ağlardan cidden bunaldığımı ve şurama geldiğini beyan ederim. (Neyse ki unfollow özelliğini getirdiler) Bir tutarlılığı olsa en azından ben de bir ucundan tutup bu kuralları uygulayacağım, ama belirli bir süre maruz kalındıktan sonra elde edilen sonuç sadece paylaşanın tecrübelerine ve duygularına göre evrilen yani tamamen sübjektif bir takım önerilerin “kurallar” başlığı altında bize kaktırıldığı gerçeği.



İki resim arasındaki 1071 farkı bulunuz.


Kimsenin yaşantısını burada irdeleyecek değilim ayrıca umurumda da değil. Benim umrumda olmadığı gibi başkalarının da değil ve bunlara maruz kalmak aynı kişiden günde en az 8 adet balayı fotoğrafı almak kadar sıkıcı. Burada kayda değer olan, Türkçe harici bildirilerin genelde kotasyon şeklinde karşımıza çıkması ve daha pozitif, daha aktivasyona yönelik içerik barındırması. İnsan olumlu bir şeyler söyleyince altına imzasını atabiliyor haliyle. Bunun yanında kendi halkımızdan gelen atarlı ve mağrur bir takım kural bildirisinin altına kimse adını yazamazken atalarımızın olsa olsa Sebastian adlı bir gencin DNA’sına dayandığı konusunda bir izlenim ediniyorum. Yapmayın, etmeyin.


İşte tüm bu nedenlerden dolayı şu akımı destekliyorum. Kepazelik ve beceriksizliklerimizle dayılanmak ve hayıflanmak yerine başarılarımızla gururlanmayı ortak akıl olarak ortaya koyan örneklerin artması dileğiyle. #Belikebill

  


31 Aralık 2015 Perşembe

Hediye alma sanatı

Yani hediyeyi satın almak değil. Hediyeyi teslim alan tarafta olmak. Zor iş.

Beğenmediğini asla belli etmeyeceksin. İnsan bunu zamanla, hediye ala ala öğreniyor. "Wow", "çok iyi", "ahah işte bu ya, ben bunu kaç ay aradım biliyor musun?" söz öbekleri ezberlenecek ve hediye paketi görüldüğü andan itibaren hafızada tekrarlanacak. Spontan çıkışlar önemli. Karşı taraf aramış durmuş. Beğenilme beklentisi var. Geri çevrilmeyecek.

Hediye tutarı çok büyük de olsa, "Oha bu ne pahalı bişey" denmeyecek. Normal karşılanacak ve küçük hediye alan kişi ezilmeyecek. Yapmayın kardeşim, insan olun.

Hediye iade kartına bakılmayacak. Diyelim ki iade edilip değiştirildi. Asla söylenmeyecek. Bunu öğrendim. Kullandın kullanmadın, karşı tarafı ilgilendirmez. Ama "ben onu değiştirip şunu aldım çok seviyorum bayılıyorum bu yeni aldığım şeye" dense de hiç işe yaramıyor.

Bunları birileri yazsın ya. Ya da yazılısı var ama benim karşıma çıkmıyor ne biliyim. Daha fazla popüler kitap okumam lazım sanırım.